file:///C:/Users/90530/Downloads/google3748ff7ffb926725.html Beynimizi ne kadar tanıyoruz?
top of page

Beynimizi ne kadar tanıyoruz?


Herhangi bir şeyi ilk öğrendiğimizde beynimizde bir patika belli belirsiz bir yol oluşuyor.

Zaman içinde ne kadar çok bu öğrendiğimiz bilgiyi kullanırsak güçleniyor, kullanmadığımızda ise zamanla zayıflıyor ve kopabiliyor.

Kopuş gerçekleştiğinde ise, yok olan bu patikada yer alan tüm bilgiler siliniyor.

Unuttuğumuz birçok güzel ve güzel olmayan anılarda böyle unutuluyor.

İlk kayıt çok güçlü şekilde ortaya çıkarsa, tekrar gerçekleşir ve ağlar spor yapan kaslar gibi güçlenirse ki ,buda bir nevi nöron sporu, uzun süre hatırlama gerçekleşiyor.


Burada önemli ayrıntı var, yaşamda olaylar karşısında hissettiğimiz duyguların ,iyi olanlarından ziyade, kötü olanları hatırlanıyor.

1' e 50 gibi hani olumsuz şeyler çoğalır, olumlu şeyler az paylaşılır gibi.


Böyle bakarsak 3 tane önemli işlev ortaya çıkar.

1) Mutluluğun hafızası ne yazık ki sınıfta kalıyor.

2)Mutsuzluk yaşayanlar ise daha geç unutuyor, yani sınıfı geçiyor.

3)Acının ,hüznün, kaygının, korkunun belleği daha kalıcı oluyor.



Bir kitapta şöyle diyordu;

Bir bilginin kayıt kapasitesi, hatırlanma performansını belirlemektedir.

Bazı nöro bilimciler, yaşanan şeyin kayıt şekline bakarak, onu hatırlayıp, hatırlamayacağımızı bilebileceklerini söyleyebiliyormuş.

Temel kuralı unutmamak lazım, iyi kaydetmezseniz, hatırlayamazsınız.


Belleğimizde işlemleri, bilgileri kaydetme yani kodlama, saklama yani depolama, gerektiği zaman depodan geri çağırma yani hatırlama aşamalarından oluşmaktadır.

Bu 3 aşamaya baktığımızda belleğimizde tutunamayan bilgi unutulmaktadır.


Tüm bunları neden anlatıyorum derseniz;


Öncelikle Yaşam ağacımızı güçlendirmek ve belleğimizi geliştirmek istiyorsak bu hususlara dikkat ederek gerekli önlemleri almalı geleceğe kendimizi adeta güçlü kaslara sahip nöral ağlar oluşturmalıyız.









28 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page